top of page
Search

Eşitsizliğin Yeni Boyutu; Dijital Eşitsizlik

Updated: Dec 10, 2024


ree

Eşitsizlik kavramını daha çok gelir farkları, fırsat eşitsizlikleri ve toplumsal cinsiyet adaletsizlikleri üzerinden düşünmeye alışığız. Ancak, hızla dijitalleşen dünyada yeni bir eşitsizlik türü gün yüzüne çıkıyor: dijital eşitsizlik. İnternetin ve dijital teknolojilerin yaygınlaşması, yeni beceri alanlarını ve iş yapış biçimlerini beraberinde getirirken, herkes bu dönüşümden eşit şekilde faydalanamıyor.


Bugün, bir yanda en yeni akıllı telefonları ve hızlı internet bağlantılarını kullanan şehirli gençleri görürken, diğer yanda basit bir çevrimiçi ders için mücadele eden kırsaldaki öğrencileri gözlemliyoruz. Dijital eşitsizlik sadece teknolojik gelişmelerin erişimini sınırlamıyor; aynı zamanda ekonomik fırsatları, eğitim olanaklarını ve sosyal katılımı da derinden etkiliyor.


Peki, üretken yapay zekanın ve akıllı sistemlerin konuşulduğu bir çağda, bu dijital dönüşüm gerçekten herkese eşit fırsatlar sunuyor mu?


Dijital Eşitsizlik Nedir?


ree

Dijital eşitsizlik, bireyler ve gruplar arasında dijital teknolojiye erişim, kullanım yetenekleri ve faydalanma düzeylerindeki farkları ifade eder. Bu eşitsizlik, ekonomik koşullar, eğitim seviyesi ve altyapı gibi faktörlerle yakından ilişkilidir. Örneğin, düşük gelirli bireylerin internet erişimi sınırlıdır ve bu, bilgiye erişim ve çevrimiçi hizmetlerden faydalanma konusunda ciddi engeller oluşturur​​. Bir başka örnek ise ekonomik olarak gelişmemiş ülkelerde topyekün toplumun çok büyük bir kesmi teknoloji kullanımdan ya mahrum kalmaktadır ya da çok sınırlı bir şekilde bu kaynaklara erişim sağlayabilmektedir.


Aşağıdaki görsel dijital eşitsizlik hakkında güzel bir özet niteliğindedir;


ree

Ganalı öğretmen Qwuro Kwadwo ICT( Bilgi ve İletişim Teknolojileri) dersinin boş geçmemesi için görseldeki gibi bir çaba göstermektedir. Daha detaylı bilgi için link;


Görsel, 2018 yılında Batı Afrika ülkesi Gana’da bir köy okuluna aittir. Ne yazık ki, 2020 ve 2021 yıllarındaki Covid önlemleri sırasında eğitim alanında benzer eşitsizlikler çeşitli coğrafyalarda görülmüştür. Uzaktan eğitim için temel gereksinimler olan bilgisayar/tablet ile yeterli internet kalitesi bulunmayan lokasyonlardaki öğrencilerin eğitimleri sekteye uğramıştır. Diğer bir ifadeyle, dijital eşitsizlik eğitim eşitsizliğine neden olmuştur.


Aralık 2020 döneminde yayımlanan UNICEF-ITU raporuna göre, dünyada 2,2 milyar, diğer bir ifadeyle 25 yaş ve altındaki her 3 çocuk ve gençten 2 'si, evde internet erişimine sahip değildir. İlgili dönemdeki hane halkı anket verilerini kullanan rapor, ülkeler, bölgeler, refah grupları ve kentsel-kırsal ortamlar arasında önemli eşitsizlikler olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, Batı ve Orta Afrika'daki çocuk ve gençlerin sadece %5'i evlerinde internet erişimine sahipken, bu oran küresel ortalamada %33'tür. Zengin ve fakir ülkeler arasındaki farklar daha da belirgindir; düşük gelirli ülkelerdeki çocuk ve gençlerin sadece yüzde 6'sı internet erişimine sahipken, bu oran yüksek gelirli ülkelerde yüzde 87'dir.

Daha detaylı bilgi için link1, link2


Küresel ve Bölgesel Görünüm

2021 ve 2022 yıllarına dair Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayımlanan Küresel Riskler raporları, dijital eşitsizliğin artan bir endişe kaynağı olduğuna işaret etmektedir.


ree

ree

Bununla beraber 2023 ve 2024 yıllarında, WEF Küresel Riskler raporundaki Dijital Eşitsizlik riskinin önem seviyesinin azaldığı ve güncel değerlendirmeler içerisinde yer almadığı da görülmektedir. Özellikle, Covid önlemlerinin aşamalı olarak kaldırılmasından sonra başlayan normalleşme ile bu riskin rapordaki önem seviyesinin ya da görünürlüğünün azaldığı düşünülebilir. Çünkü iki yıllık bir dönemde söz konusu riske ilişkin fiziksel alt yapı  ve eğitim iyileştirmelerinin tamamlanamayacağı gerçeğinden hareketle bu durumun algı değişmesi ile ilişkili olduğu değerlendirilebilir. Ancak bu durum gerçeği değiştirmeyecektir.

 

Dijital eşitsizlik, sadece bireylerin değil, ülkelerin ve bölgelerin ekonomik kalkınmasını da etkileyen kritik bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Örneğin, Dünya Bankası verilerine göre, düşük gelirli ülkelerdeki internet erişim oranı genellikle %30'un altındayken, yüksek gelirli ülkelerde bu oran %90'ın üzerine çıkmaktadır. Bu durum, bilgiye erişimden eğitim fırsatlarına kadar birçok alanda derin farklılıklara yol açabilmektedir. Dijital eşitsizliğin belirgin olduğu bölgelerden biri de Sahra Altı Afrika'dır. Burada internet erişimi olmayan nüfus oranı, 2024 (Ekim) yılı itibarıyla %60'ın üzerindedir. Buna karşılık, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa gibi bölgelerde nüfusun %90'ından fazlası sürekli ve yüksek hızlı internet erişimine sahiptir.


Dijital Eşitsizliğin Küresel Görünümü


ree

ree

Aşağıdaki tablo, ülkeler bazında, hem bağlantısı olmayan kişilerin ilgili toplam ülke nüfusuna oranını hem de en düşük internet sahipliği oranlarını göstermektedir.


ree

Bu kısımda son olarak, 16 yaş üzerindeki internet kullanıcılarına ait internetin ana kullanım amacını gösteren grafik aşağıdaki gibidir;


ree

İnternet, değişmekte olan tüm kullanım alışkanlıklarına rağmen, örneğin sosyal medya ve çevrim içi video izleme gibi, hala en çok bilgi edinme ve araştırma yapmak için kullanılmaktadır. Bu yönüyle dijital eşitsizlik kavramını sadece sosyal medya uygulamalarına indirgememek önemlidir.


Sosyal ve Ekonomik Etkiler

2000’li yılların başlangıcında olmayan ancak milenyumun ilk 10 yıllık diliminden sonra ortaya çıkan yeni bir kavram mevcuttur; 4. sanayi devrimi…Kısaca, buhar ilk sanayi devrimini; elektrik ikinci sanayi devrimini; ön otomasyon ve makineler üçüncü sanayi devrimini; bulut sistemler ve akıllı bilgisayarlar ile birlikte başlayan üretimin dijitalleşmesi ise dördüncü sanayi devrimini şekillendirmiştir.


ree

Dördüncü Sanayi Devrimi, teknolojilerin benimsenme hızını artırmış ve insanlar ile makineler arasındaki sınırı sektörler ve coğrafyalar arasında değiştirmiştir. Teknoloji, çalışma şeklimizi değiştirirken aynı zamanda iş içeriğini, ihtiyaç duyulan becerileri ve hangi işlerin yerinden edileceğini de değiştirmektedir. Teknolojilerin işgücü piyasalarını nasıl etkileyeceğini anlamak, insanların azalan mesleklerden yarının işlerine geçiş yapıp yapamayacaklarını belirlemek için çok önemlidir. 2023 yılında WEF tarafından yayımlanan “Future Of Jobs” raporu da tam olarak bu konuyu irdelemektedir.


Raporda, 2023-2027 dönemi için iş gücü piyasasındaki dönüşüm kapsamlı bir şekilde ele alınmakta ve bu dönemde 83 milyon işin kaybolması, buna karşın 69 milyon yeni işin yaratılması öngörülmektedir. Bu, toplamda 152 milyonluk bir iş gücü devinimini ve istihdam kaybı nedeniyle14 milyonluk (%2) bir azalmayı ifade etmektedir. İş kayıpları genellikle idari ve sekreterlik gibi tekrarlayıcı pozisyonlarda görülürken, en hızlı büyüyen işler arasında yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanlığı, sürdürülebilirlik uzmanlığı ve iş zekası analistliği bulunmaktadır.


Üretken yapay zekanın ortaya çıkması ve günlük hayatın bir parçası olmasıyla birlikte dijital eşitsizlik kavramı derinleşmekte ve ekonomik fırsatları da kısıtlamaktadır. Mevcut teknolojiye erişim eksikliğinin yanı sıra bu teknolojilere adapte olamamak iş gücü piyasasında rekabeti daha da zorlaştıracak, düşük gelirli bölgelerde işsizlik oranlarını daha da arttıracak ve gelir eşitsizliğini derinleştirecektir. Diğer taraftan dijital dönüşüm imkanlarını sonuna kadar kullanabilen toplmlar ve bireyler ise yeni kazandıkları beceriler ile toplam verimliliklerini arttırarak daha yüksek gelir elde edebileceklerdir.


Dijital Eşitsizliği Azaltma Stratejileri

Bu sorunun üstesinden gelmek için çok yönlü stratejilere ihtiyaç olacaktır. İlk adım olarak, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, dijital altyapıya yatırım yapmalıdır. Bu yatırımlar kırsal ve düşük gelirli bölgelere yönlendirilebilecek nitelikte olmalıdır. Örneğin starlink uyduları bunun için güzel ve pratik bir örnek olabilir.


Ancak dijitalleşme stratejisi sadece bireylerin teknolojiye erişimi ile gerçekleştirilemez. Bunun için bu stratejiler ile uyumlu kaliteli eğitim içeriklerini destekleyen eğitim programları oluşturulmalıdır. Anlamlı ve verimli kullanılmayan teknoloji günün sonunda amacına hizmet edemeyecektir.


Özel sektör de bu süreçte önemli bir partnerdir. Büyük teknoloji şirketleri, dijital eşitsizliğin giderilmesine katkıda bulunmak için uzun vadeli sosyal sorumluluk projeleri geliştirerek katkı sağlayabilir. Ayrıca kamu - özel sektör ortaklıkları ile devletler ve teknoloji şirketlerinin iş birliği arttırılarak maliyetlerin paylaşılması ve uygun finansman imkanlarının ortaya çıkarılması sağlanabilir.


Sonuç ve Perspektif

Dijital eşitsizlik kavramı farklı riskler ile etkileşim içinde olup bu risklere ilişkin çarpan etkisi görevi görebileceği düşünülebilir. Teknolojinin açtığı yeni ufuklara bakamayan bireyler/toplumlar için adaptasyon imkanları çok sınırlıdır.


Dijital eşitsizliği ortadan kaldırmak, sadece teknolojik gelişimle değil, aynı zamanda sosyal adalet ve eşit fırsatlar sağlama vizyonu ile mümkündür. Teknolojik gelişmelerin herkese fayda sağlaması için, dijitalleşme süreçlerine katılımın genişletilmesi ve dijital araçların daha erişilebilir hale getirilmesi esastır. Dijital devrim, doğru ve sürdürülebilir politikalar ve iş birlikleri ile herkes için fırsat eşitliği yaratacak bir güç olabilir.

 
 
 

Comments


Post: Blog2_Post
  • Facebook
  • X
  • Linkedin

©2022 by mehmetulusoy. Proudly created with Wix.com

bottom of page