Airbus A380 Projesi: Mükemmellik Yolculuğunda Mükemmel Olmayan Bir Risk Yönetimi Hikayesi
- Mehmet Ulusoy

- Nov 10, 2024
- 3 min read
Updated: Nov 19, 2024
Airbus 2000 yılında A380 programını başlattığında, 1970'lerin başından bu yana uzun mesafeli uçakların temelini oluşturan Boeing'in 747'sinin hakimiyetini ele geçirmeyi umuyordu. Airbus A380 projesinin amacı, dünyanın en büyük yolcu taşıma kapasiteli uçağı ile noktadan noktaya olan uzun mesafeli uçuşlarda verimlilik sağlayacak havacılık endüstrisinin amiral gemisini üretmekti. Proje büyük bir heyecan ve gururla duyruldu. Plana göre ilk uçak 2005 yılında teslim edilecekti. Ancak bu süreç, risk yönetiminin ne kadar önemli olduğunu gösteren, büyük zorluklar ve derslerle dolu bir yolculuğa dönüştü.

Kapasite ve Vaadler: Airbus, A380 ile Boeing’in hâkimiyetindeki geniş gövdeli yolcu uçağı pazarına meydan okumayı planlıyordu. Bu uçak aynı anda yaklaşık 850 yolcu taşıyabilecek kapasitede tasarlanmıştı. Seyahat sürecince yolcularına konfor, genişlik ve yeni teknolojiler sunmayı vaat ediyordu. Havayolu işletmecilerine ise kapasite ve artan verimlilik ile birlikte daha karlı uçuşlar sunacaktı. Projeye milyarlarca dolarlık yatırım yapıldı. Birçok mühendis ve tedarikçi bir araya getirildi.

Karşılaşılan Zorluklar: Ne var ki, etkileyici vaadlere ve umutlara rağmen A380’in üretim süreci büyük sorunlarla karşılaştı. En büyük risk faktörlerinden biri proje yönetimi alanındaydı. Çünkü Airbus bir Avrupa firmasıydı ve yönetim kademesinde Fransız ve Almanların hakim olduğu ikili bir yönetim anlayışı mevcuttu. Buna binayen Airbus’ın üretim hatları ve alt yüklenici firmaları da bu ülkelere dağılmış durumdaydı. Bu durum, projedeki parçaların birbirine uyum sağlaması için kullanılan yazılım sistemleri arasındaki uyumsuzluklar nedeniyle daha karmaşık bir hale geldi. Özellikle Almanya ve Fransa'daki mühendislik ekipleri arasında yaşanan iletişim sorunları, elektronik iletişim için üretilen kabloların boyutlarının ve yerleşim planlarının hatalı olmasına neden oldu. Bu basit görünen hata, proje sürecini yıllarca geciktirdi ve büyük maliyet artışlarına yol açtı. Airbus,ilk teslimatını ancak 2007 yılında Singapore havayollarına yaptı.

Risk Yönetimi Eksiklikleri: Airbus A380 projesi, risk yönetiminin önemini gösteren önemli bir kurumsal vaka çalışması olarak ele alınabilir. Eksiklik olarak ilk ele alınabilecek konu; yönetim ve proje ekibinin organizasyon zaafiyetini, operasyonel riskleri ve mühendislik süreçlerinde kullanılan teknolojilerin uyumsuzluklarını yeterince öngörememesi olabilir. Bu eksiklikler, projenin planlanan takvimden üç yıl kadar sapmasına ve yaklaşık 6 milyar dolarlık ek maliyete neden olmuştur.

2007 yılında piyasaya sürülmesine rağmen, Airbus, Şubat 2019'da devasa uçağın üretimini 2021 yılında durduracağını açıklamıştır. Böylece “superjumbo’”nun yolculuğu beklenenden çok daha kısa sürmüştür. Bu projenin kısa sürmesinin ve başarısızlık olarak adlandırılmasının en büyük nedenlerinden birisi de, yukarıda sayılan proje yönetimi ve yönetişim risklerinin doğru analiz edilmemesi dışında, pazar ve müşteri risklerinin de doğru anlaşılmaması ve bunların hatalı değerlendirilmesi olduğu söylenebilir. Havacılık ve savunma alanında yazıları olan Dan Reed’in konuyla ilgili Forbes’da yayımlanan makalesindeki şu ifade durumu yeterince özetliyor gibi; “Dünya çapında pek çok uçak üretim uzmanı, havayolu yöneticisi, endüstri danışmanı, havalimanı planlamacısı, seyahat pazarlama ve planlama yöneticisi, turizm organizatörü ve ticaret odası yetkilisi ve evet, bir grup gazeteci ve uzman, 1990'larda Boeing'in 747'sinden bile daha büyük bir mega jet üretip üretmemeyi düşünen Airbus liderlerine bunu yapmamalarını tavsiye etmişti.”
Evet, risklerin iyi yönetilememesi nedeniyle planlanandan daha geç başlayan teslimatlar, hem de 2008 küresel finans krizinin başlangıcında, A380 projesinin kaderini olumsuz etkilemişti. Ancak belki de risk yönetimi bakış açısıyla pazar dinamiklari ve müşteri beklentilerinin dikkate alınmaması zaten daha başlamadan projenin ilerlemeyeceğini ya da kötü biteceğini gösteriyordu. Emekli Airbus satıcısı John Leahy’ın belirttiği gibi; “Airbus aşırı tasarlanmış, aşırı bütçeli, aşırı ağır ve gecikmeli bir uçağı mümkün olan en kötü zamanda - finansal krizin zirvesinde - teslim etti.”
Çıkarılan Dersler: Bu proje, büyük ölçekli projelerde risk yönetiminin yalnızca operasyonel planlama ve analizden ibaret olmadığını, aynı zamanda pazar gelişiminin ve müşteri beklentilerinin de risk yönetimi alanında değerlendirilmesinin hayati önem taşıdığını göstermiştir. Airbus, A380 krizinden sonra süreçlerini yeniden yapılandırdı ve tedarik zinciri yönetiminde daha sıkı entegrasyon stratejileri uygulamaya başladı. Bu da firmanın gelecekteki projelerinde daha dikkatli risk yönetim stratejileri geliştirmesine yol açtı. A380 sürecinde gözlemlenen hatalı ve yanlış uygulamalardan alınan dersler A350'nin başarıyla teslim edilmesinde önemli rol oynamıştır.
Sonuç Olarak: Airbus A380 Projesi, başarıyı hedeflerken karşılaşılabilecek büyük riskleri ve bu risklerin projenin başarısı üzerindeki etkilerini gösteren iyi bir bir örnek olarak kabul edilebilir. Bu vaka, doğru kurgulanmış bir risk yönetiminin ne kadar hayati olduğunu ve detaylı bir planlama sürecinin önemini anlamak için değerlidir. Ders alınacak en önemli nokta; risklerin erken tespiti ve yönetiminin devasa projelerde bile başarının anahtarı olduğudur.

Airbus A380 ile ilgili konuyu merak edenler için faydalandığım linkler;



Comments